23 Mart 2024

Seçimler üzerine muhalifler açısından can sıkıcı bir yazı 

Muhalif aydınlar seçmenleri nasıl yorumluyor? Peki ya seçmenler iktidarı nasıl görüyor?

Bizde seçimler gelecek hafta. Rusya’da geçen haftaydı. 

Bizim muhaliflerle Rus muhalifler arasında çok fark var tabii.

Ama ortak yanları da az değil.

Birbirine daha çok benzeyen ise bizdeki ve Rusya’daki iktidarlar.

Sadece oradaki, çıtayı çok daha yukarı koymuş, neredeyse yüzde 88’le seçiliyor. (Sovyet dönemi liderleri daha “başarılıydı” gerçi, yüzde 99,9 alabiliyorlardı.) 

Bizdeki ise bir sürü durumda onun yarısına, yani yüzde 44’e bile sevinecek halde, o da yavru-mavru, ıvır zıvır ortaklarıyla birlikte.

Amaaa…

Halkla ilişkileri, yani iktidarların seçmenleriyle bağları bazı konularda çok benziyor.

Milliyetçilik, tarihi gelenekler (“Biz ki, geçmişte koskoca imparatorluktuk...”), din, bayrak…

Tabii ki Batılı hain emperyalistlere karşı olmak “noktasında”

Ve elbette halktan uzak, marjinal, terörist, bölücü muhaliflere karşı mücadelede devletle el ele vermek “suretiyle”

İktidarlar halkın dilini de zaaflarını da daha iyi anlıyor.

Muhalifler ise kurdukları hayallerden sıyrılıp yanı başlarındaki gerçekliği göremiyorlar.

* * *           

Muhalif bir Rus sitesinde bir yazı çıktı. Herkesi kızdırabilecek cinsten bir yazı. Onun için hoşuma gitti.

Başlığı bile yeter:

“Peki ya Putin gerçekten de yüzde 87 oy aldıysa?”

Yazarı Sibirya Özgür Sanat ve Bilim Üniversitesi Rektörü Sergey Çernışev.

Yazının hemen başında Rus Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ella Pamfilova’nın Putin’in oyların yüzde 87,28’ini yani 76 milyon 277 bin 708 oy aldığını duyurduğunu belirtmiş.

Altında da güzel bir köy fotoğrafı. Hani bu yağmurlu ve rüzgârlı havada, karanlığa yatkın odamdan çıkıp da o köyün yeşillikleri arasında gezme isteği duymadım değil.

Buryatya Cumhuriyeti’ne bağlı Torı Köyü (Moscowtimes.ru sitesinden)

Fotoğraf altında da şöyle yazıyor:

“Buryatya Cumhuriyeti’ne bağlı Torı Köyü. Oyların yüzde 100’ü Vladimir Putin’e.”

Özerk Buryatya Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu’na bağlı, Moskova’dan çok uzak, Sibirya’nın ücra bir bölgesinde ve Moğolistan’ın biraz üstünde yer alan fakir ve küçük bir memleket. 

Nüfusu 1 milyonun altında. (Bunlar arasında Türkler de az değil) Rusya yönetiminin Ukrayna’daki savaşa oran olarak en çok genci gönderdiği ve dolayısıyla en çok kayıp veren bölgelerden biri.

Genel olarak Buryatya’da Putin’e verilen oyların oranı yüzde 87,3 çıkmış. Bu cumhuriyete bağlı Tunkins Bölgesi’nde yüzde 97,79. Torı, Toltoy ve birkaç köyde daha yüzde 100! 

Yazar devamla seçimlerle dönen dolapları ve çevrilen üç kağıtları ortaya çıkarmaya yarayan “Şpilkin yöntemi” ve “Gauss eliminasyonu” ile dalga geçerek buralardaki halkın gerçekten de Putin’e oy verdiğini anlatıyor.

Sibirya’nın bir başka bölgesinde, yıllarca yaşadığı ve bir aralar yerel seçim komitesinde görev yaptığı Novosibirsk’te seçmenlerin ezici çoğunluğunun nasıl Putin için oy verdiğini, gençlerin ve yaşlıların nasıl heyecanla liderini desteklediğini, bazılarının kameraya nasıl “Putin! Putin!” diye bağırarak tempo tuttuğunu anlatıyor.

Dedim ya, yazan muhalif, yazdığı yer muhalif bir site ama yazılanlar… Çok kişiyi kızdıracak şeyler bunlar. Bunu bilen yazar şu satırları yazma ihtiyacını hissediyor:

“Elbette sonuç iktidar hileleriyle yazıldı, polis baskıları da vardı, rejim bizden korkuyor, gibi söylemlere başvurmak, hukuksuz uygulamaların fotoğraflarını kullanmak vb. muhalifler için daha kullanışlı.

Ama ya Putin gerçekten de oyların yüzde 87,28’ini almışsa?”

Tarihteki benzer yaklaşımlardan dem vuran yazar, 1917 Ekim Devrimi öncesinde yurtdışında yaşayan Lenin ile Martov arasındaki polemikleri, onların uzaktan Petersburg işçi sınıfıyla ilgili tartışmalarını hatırlatıyor.

Geçmişte olduğu gibi bugün de “Aydınlar açısından halk, kanlı rejimlerin yaşamasına izin vermediği ve özgür seçimlerini engellediği ideal bir topluluktur” diyor.

Ama gerçek, heyhat, çok daha farklı bir yerde…

* * *

Bunlar, benim biraz keyfi özetimle aktardığım yazıyı yazan Sibirya Özgür Sanat ve Bilim Üniversitesi Rektörü Sergey Çernışev’in görüşleri.

Biliyorum, yazıyı buraya kadar okuyanlarınızın çoğu en az birkaç kez itiraz etti, yazara katılmadı, "iktidarlar elbette baskı ve hile yapıyor" diye haykırdı.

Doğrusu ben de sizler gibiyim ve yazarın tüm yazdıklarına katılmıyorum.

Ama yazıyı okuyunca içime bir ağırlık çöktü. 

Yoksul Buryatya Cumhuriyeti’ni düşündüm. Onca evladını Ukrayna’daki savaşta kaybeden cumhuriyet halkını. Oğullarının canı karşılığında aldıkları yüklü tazminatı. Fotoğraftaki huzurlu ve yemyeşil Torı Köyü’nü. Oraların saf ve iyi yürekli insanlarını. Ve tabii köylü kurnazlarını da.

“Aydınlar açısından halk, kanlı rejimlerin yaşamasına izin vermediği ve özgür seçimlerini engellediği ideal bir topluluktur” cümlesini tekrar okudum.

Gelecek pazar ülkemizde seçimler var. Pazar akşam saatlerinden başlayarak özellikle birkaç gün birçok hayal kırıklığı cümlesi kuracağız.

Belki bazı başarılar olacak. Ama yine de genellikle kızacağız, küfredeceğiz, siyasetten elimizi eteğimi çekme yeminleri edeceğiz.

O zaman belki aranızda bu yazıyı hatırlayanlar çıkabilir.

Keşke çıkmasa…

Hakan Aksay kimdir?

Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.

Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.

Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.

2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Trump Putin’e ters köşe yapar mı?

Rusların bir bölümü neden bu kadar “Trumpçı” kesildi? Bunun Ukrayna'daki savaşla bir ilgisi var mı?

Bir Erdoğan kaldı bir de Putin

Suriye'de asıl kazananın İsrail olduğunu vurgulayan Rus lider, Batı'ya ilginç bir "füze düellosu" yapmayı önerdi

Suikastlar, füze saldırıları ve şüpheli bir barış umudu: Trump

Ateşkes anlaşması, eğer zerre kadar sempati duymadığım Trump sayesinde yapılacaksa, onu da önemsemek durumundayız

"
"